27 Haziran 2010 Pazar

İyi ki doğdun... "Mutlu Yıllar" sana!


Güzel kızım iyi ki doğdun... İyi ki varsın...
Mutlu yıllar diliyorum.
Tüm güzellikler seninle olsun...

25 Nisan 2010 Pazar

Bugün tam 1 yıl oldu...

Bugün tüm bu olaylar başlayalı bir yıl oldu. Pazar akşamı arkadaşımın doğum günü partisinden çıkıp eve geldim geç saatte, yattım uyudum. Tam olarak saat 5te, bir kadın, yatağımın başında "Ceren hanım lütfen kalkar mısınız" dedi. Ben de anlamsız anlamsız baktım suratına, evimde ve hatta odamda ne arıyorsunuz, dercesine...

Ve başladı, önce 4gün sürecek sanılan olaylar silsilesi, 10 koca ay sürdü.

Bu süre zarfında, bu siteye bakan, okuyan, izleyen, bana destek olabilmek için elinden gelen herşeyi yapan, yapmak isteyip de yapamayan herkese ama herkese çok teşekkür ediyorum. İki satır bile çok önemliyken orada, yanımda olduğunuzu bilmek çok güzeldi...

Bundan sonra da, daha güzel, daha mutlu, DAHA ÖZGÜR ve her birlikte geçirilecek zamanlar diliyorum.

Sevgiyle...

23 Şubat 2010 Salı

Buruk sevinç

Sevgili arkadaşım Derya Yüksel bloğa yolladığı son yazıya "P.Eluard"ın bir şiirini eklemiş ve "her acının sonunda bir açık pencere vardır" demişti...
O pencere bu gün (23 Şubat 2010) gece saat 23'e doğru açıldı.
Açılan aslında bir pencere değil bir "kapı"ydı.
O kapı Ceren dahil "10" kişiyi "özgür" kılarken, aynı zamanda, daha önce özgürlüklerini bekleyen 13 kişiden üçünün bu beklentisini önümüzdeki "dört" aya uzattı.
Necdet,Melek ve Ergin üç ay süreyle demir parmaklıkların ardında olacaklar.
İşte bu yüzden Ceren'in özgürlüğüne kavuşmasından dolayı yeterince sevinemedik.
Yine de bugün Beşiktaş Adliyesi'ne gelerek, ya da tel.mesajıyla desteklerini esirgemeyen tüm dostlarımıza teşekkürü bir borç biliyoruz.

Sevgi ve dostlukla...

NOT: Bu Bloğa yazmayı ve arkadaşlarınıza duyurmayı unutmayın ve ertelemeyin...

18 Şubat 2010 Perşembe

"Her acının sonunda açık bir pencere vardır."


Sevgili Ceren,

Sana buradan merhaba demek aslında biraz garip.
Seninle yüzyüze hiç tanışmadık ama baban aracılığıyla seni uzun zamandır tanıyorum. Özgürlüğün elinden alındı ama senin orada da yaşama dört elle sarılıp herkesi kucakladığını biliyorum.Babanın seninle ilgili paylaştıklarını okuyorum. Anneninkileri de..
Benim de bir oğlum var, henüz küçük... Oğlumun büyüme zorluklarını babanla paylaştığımda bana senin nasıl büyüdüğünü anlatmıştı.
Sistemin dayatmalarına girmeden dil öğrenmen,dans etmen,sevdiğin şeyleri yaparak hayatı zenginleştirmen...
Onların senin yokluğunda neler hissettiğini daha iyi anlıyorum.
Ailen seni o kadar iyi yetiştirmiş ki kötülüğü hiç düşünmemişsin..
Bunun için yaşadıklarını algılamakta zorlanıyorum ama tüm bunlara rağmen senden birşey istiyorum: Hiç değişme Ceren... Hep böyle temiz kal... Çünkü senin gibi insanlar bu dünyayı daha yaşanası kılıyor...
Birgün seninle yüzyüze oturup sohbet etmeyi ve senden dans etmeyi bana öğretmeni istiyorum...
Hayatın gülümsemen gibi duru olsun...
Seni en kısa zamanda özgür göreceğimize inanıyorum...
Ben ne zaman sıkılsam okuduğum bir başucu şiirim vardır.Sana onu yolluyorum... Teyzenle de paylaşırsan sevinirim...

Sevgiyle

Derya YÜKSEL

Aydınlık

Hiçbir vakit tam karanlık değil gece
Kendimde denemişim ben
Kulak ver dinle
Her acının sonunda
Açık bir pencere vardır.
Aydınlık bir pencere
Hayal edilecek bir şey vardır
Yerine getirilecek istek
Doyurulacak açlık
Cömert bir yürek
Uzanmış açık bir el
Canlı canli bakan gözler vardır
Bir yaşam vardır yaşam
Bölüşülmeye hazır.

Paul Eluard

9 Şubat 2010 Salı

İnsanların ördükleri duvarlar...


Sevgili Ceren,

Seninle karşılaşmasak da , oturup hiç konuşmasak da seni uzun süredir tanıyorum.
Nasıl mı tanıyorum tabi ki sevgili babandan.
Artık, abim kardeşim babam kısacası ailemden biri olarak gördüğüm Mustafa Sütlaş’tan tanıyorum seni. Bana bahsetmişti senden. Hep tanışmak için daha uygun bir zaman bekledim. İşin aslı sana yazdığım bu ilk mesaj konusunda bilgisayar başına otururken isyanlardaydım ama demek şimdi yazmam gerekiyormuş ne yapalım.

Babana hep hayran olmuşumdur Ceren çünkü yaşadığım problemler çözümsüzlüğe dayandığında hemen kavga çıkaran bir insan olarak onun kadar sabırlı, demokratik, herşeyi kuralları içinde çözmeye çalışan bir insanı çok çevremde görme şansına sahip olmadım. Babanın, seni de kanunlara saygılı, bütün problemleri konuşarak, uzlaşacak bir ortak nokta bularak çözmeye çalışan bir evlat olarak yetiştirdiğinden en ufak bir kuşkum yok zaten. En kısa zamanda gerçekler açığa çıkar ve aramıza dönersin umarım.
O zaman gerçekten tanışma şansına sahip olabilirim.

Ceren, inan insanların çevrene ördüğü en kalın duvar insanların kendi çevrelerine ördükleri duvarlardan kalın olmuyor. Bu polyanıcılık değil bizzat birebir hayatım boyunca bir çok defa gözlemlediğim bir durum. Sen zaten dışarıda kendini özgür sanan bir çok insandan daha özgürsün. Bir kaç güne kadar da masum olduğun anlaşılacak ve normal hayatına döneceksin. Sana çok çok uzun yazmak isterdim ama sonra konuşacak bişey olmayacak kaygısıyla burada bitiriyorum.
Tüm güzel dileklerim seninle olsun.

Aydın Karabulut