
Ceren'im, bir tanem...
Bugün "üç ay"ı tamamladık. Açık görüş vardı ve görüştük seninle.
Mutluluğun ne kadar bizi sevindirdiyse, geleceğe dair umudunun azalması ve durumun uzun süreceğine dair kabullenmen de beni bir o kadar üzdü.
Her ne kadar büyük bir "yanlış"ın mağduru olsan da, ben bu ülkenin vatandaşı olarak yaklaşık 54 yılı geride birakmış, biraz okuyup yazan, ülkenin yöneticilerinin yaptığı yanlışları her fırsatta, koşul ve olankaları ölçüsünde ortaya koyup eleştiren, daima demokrasiden, özgürlükten ve barıştan yana olan, insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü savunan bir insan olarak, tüm eksik, yanlış ve gecikmelerine karşın "yargı"ya güvenen bir insanım. O yargıyı pek kişi, kesim ve güç sahibinin etkileri altına almak istediklerini izliyor ve biliyoum. Yine de o yargıya güenmek istiyorum. Çünkü bu güven ortadan kalktığında hem kişisel olarak, hem de toplumsal olarak "bir arada bulunmamızın en temel dayanaklarından birisi ortadan kalkmış, bir vatandaş olarak haklarımız ve hukukun üstünlüğü ihlâl edilmiş olacaktır.
O nedenle bu "yanlış"ın fark edileceğine, "doğru"nun galip geleceğine inanmak istiyorum.
Bu inancımın bedelini somut olarak öncelikle sen, sonra da senin bu yanışın mağduru olmanı ve özgürlüğü yitirmeni önleyemeyen bir insan olarak ben de ödüyorum.
"Adalet"in bir gün -umarım çok geçikmez- gerçekleşeceğine inanıyorum.
Ellerinin sıcaklığı
Görüş boyunca ellerin ellerimin arasındaydı. Sımsıcaktı. Dahası benim elimin aracılığıyla "yaşama tutunduğunu" hissettim o sırada.
Şimdi düşününce, senin belki ismen bileceğin değerli hukuk insanı "Faruk Erem"in sözleri aklıma geldi.
O hukuk, adalet, suç ve suçlular üzerine yazdığı "Bir Ceza Avukatının Anıları" adlı kitabında bir idam mahkumunun son anlarını anlatırken, "ellerinden soğumaya başlamıştı" diyordu.
O anıdaki mahkum, henüz asılmadan önce yaşamla bağını kestiği için, tıpkı bir ölü gibi elleri soğumaya başlamıştı.
O nedenle ellerinin sıcaklığı yaşama olan bağının kuvvetini hissettirip beni yukarıda söz ettiğim "adalete yönelik inanç ve güvenci" çoğalttı.
Gözlerindeki ışıltı
Güzel kızım, bugün ulaşabildiğim arkadaşlarıma senin özgürlüğünden yoksun olalı "üç ay olduğunu" söyledim ve senin herkesten bir mektup ya da kart beklediğini belirttim.
Daha önceki çağrılarıma pek yanıt veren olmamıştı. Ama inanıyorum ki bu kez, yaptığım çağrıya daha çok arkadaş, dost ve yakınımız yanıt vererek sana mektup ve kart akını olacak.
Uluslarası Af Örgütü bu tür kart ve mektupların bir hedef için çok anlamlı olduğunu yıllar önce kanıtlamıştı. Eminim ki, sana gelen kart ve mektuplar da bu ülkedeki adalete inanan, ona güvenen ve onu savunanları güçlendirerek, senin ve birlikte olduğun suçsuz insanların "özgürlüklerine kavuşmalarını" sağlayacak, bu yönde çaba sarf edenlere güç verecektir.
Lütfen kendini üzme ve kuvetini yitirme...
Seni seviyorum.
Benimle birlikte herkes de seviyor.